Page 26 - A&T_BANK_FRAT_2013

Basic HTML Version

26
Türkiye Ekonomisinin 2013 Yılı Performansı
Yılın ikinci yarısındaki küresel gelişmeler ekonomik
performansta belirleyici olmuştur.
ABD’nin uzun süredir devam ettirdiği
tahvil alımı yoluyla parasal genişleme
politikasının hızını öncelikle yavaşlatıp
sonrasında sabitlenmesi ve parasal
genişlemenin sonlanacağından söz
etmesi neticesinde küresel finans
piyasalarında, özellikle gelişmekte
olan ülke ekonomilerinde dalgalanma
yaşanması ekonomi alanında 2013
yılının en önemli gündemmaddesi
olmuştur.
Türkiye’ye baktığımızda, hem küresel
krizin başından beri uygulanmakta olan
genişlemeci para politikasından çıkışa
dönük ABD Merkez Bankası’nın ilk
adımı atması hem de Türkiye’ye yönelik
risklerin artması nedeniyle tahvil, bono
ve hisse senedi piyasalarından çıkışlar
gerçekleşirken, TL’de de değer kaybı
yaşanmıştır. Bu durumun önümüzdeki
dönemde Türkiye’nin küresel finansal
gelişmeler karşısındaki kırılganlığını
artırabileceği yorumları artmaktadır.
Enflasyon, 2013 yılını gıda fiyatlarındaki
artışın öncülüğünde %7,40 ile Orta
Vadeli Program hedefinin üzerinde
tamamlanmıştır. 2013’te yaklaşık %20
değer kaybeden TL’nin hem TÜFE hem
de ÜFE’de etkisi gözlemlenmektedir.
Yılın tamamı için alt kalemlere
baktığımızda gıdayı takiben kur etkisinin
hissedildiği ulaştırma kaleminin ciddi
baskı yarattığı görülmektedir.
2013 yılının ikinci yarısında diğer
gelişmekte olan ülkelerde gözlendiği
gibi küresel gelişmeler Türkiye
ekonomisinin performansında da
belirleyici olmuştur. 2013 yılı ilk
çeyreğinde %3 olan GSYH büyüme
rakamı, yılın 2. ve 3. çeyreğinde sırasıyla
%4,5 ve %4,4 olarak gerçekleşmiştir.
Büyümenin kompozisyonunda
dikkat çeken diğer bir detay ise bütçe
dengesindeki iyileşmeye bağlı olarak
kamu katkısının büyümeyi yukarı
çekmesidir. Finansal göstergelerdeki
dalgalanmanın reel ekonomiye etkisinin
sınırlı kalacağı öngörüsü altında, 2013
yılında büyümenin %3,7 olacağı tahmin
edilmektedir.
2013 yılında bütçe performansı olumlu
seyretmiştir. Gerek özelleştirme
gelirleri gerekse enerji sektöründeki
nakit akışının nispeten iyileşmesiyle
bu görünümün devam edeceği
düşünülmektedir.
2013 yılının son çeyreği itibarıyla
makroekonominin en önemli
kalemlerinden biri olan cari açığın
rahatça finanse edildiği, bununla birlikte
gelişmekte olan ülkelerden çıkışlara
paralel portföy yatırımlarının azaldığı
gözlenmektedir. Cari açık konusunda
yüksek seyreden altın ithalatı, iç
talepteki canlanma ve olası sermaye
çıkışları yukarı yönlü risk oluştururken,
petrol fiyatlarındaki ılımlı seyir riskleri
nispeten dengelemektedir. 2012 yılında
%6,1’e gerileyen cari işlemler açığının
GSYH’ya oranının, 2013 yılı sonunda
%7,1’e yükselmesi beklenmektedir.
yükselen bir
ekonomi